ŞEYH HASAN BABA (Şeyh Hacı Hasan Baba)
Çevrede "Şeyh Hasan" diye tanınır. Bu zata "Hacı Hasan Baba" da denir. Türbesi Baskil İlçesi'nin hemen üst kısmında (Kuzey Yönünde) Yatılı Bölge Okulu'nun yan tarafındadır. Şu andaki türbesi son yıllarda inşa edilmiş olup, gerek iç mekânı, gerekse dış görünüşü itibariyle büyük bir evi andırmaktadır. Binanın elektriği ve ön kısmında çeşme suyu vardır. Mescid duvarına bitişik olarak sonradan bir minare eklenmiştir. Giriş kapısından başlayan avlu yarım duvarla iki mekâna ayrılmış olup, alçaklı, yüksekli zeminlerden oluşur. Avlunun sol tarafındaki bir kapıdan mescit bölümüne, ikinci kapıdan da makam bölümüne geçilir. Bu bölümün tavan kısmî tonozludur. Aydınlatma pencereleri yoktur. Giriş kapısı 1 m. yüksekliğindedir. Avlunun sağ tarafında bulunan iki kapıyla da misafirhane bölümlerine geçilir. Bu türbede dikkati çeken husus makam bölümünde bulunan bir pencere nişi ile ateş yakmak için yapılan ocak kısmıdır. Mescid bölümünde aydınlatmayı sağlayan küçüklü büyüklü 7 pencere vardır.
Kaynak:
Harput Kültüründe Din Alimleri
Günerkan AYDOĞMUŞ
HARPUT DİN ALİMLERİ İNDEKS
ŞEYH HASAN BABA KİMDİR?
Bu zat hakkında yaptığımız araştırmalarda ne yazık ki çok geniş bilgilere ulaşamadık. Sadece Osmanlı döneminde verilen berat ve fermandan bu zatı tanımaya çalışacağız. Osmanlıların ilk döneminde bu zat hakkında verilen bir ferman ve beratla burası vakfa bağlanmıştır, M. 1329 tarihli bir belgede vakfın bakıcılığına Mehmet isimli bir şahıs getirilmiştir. Ayrıca buranın masrafları için büyük bir arazi tahsis edilmiştir.
Şeyh Hasan Baba verilen bu berata göre Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in amcası Hz. Abbas'ın soyundandır. Berattaki soy kütüğüne bakılırsa babası Hacı Seyyid Mustafa'dır. Oğlu olarak Davud ismi geçmektedir. Başkaca oğlu ya da kızının olup olmadığı belirtilmemiştir. Yine bu soy kütüğünde Şeyh Hasan'ın oğlu Davut, Davut'un oğlu Mehmet, Mehmet'in oğlu da Arap Baba olarak isimlendirilmiştir. Harput'da ki Arap Baba'nın Şeyh Hasan soyundan gelmesi dolayısıyla de bunun Peygamber Efendimizin Amcası Abbas'a kadar ulaşması oldukça ilginçtir. Bir diğer ilginç nokta da, Arap Baba'nın oğlu Bedri, Bedri'nin oğlu Hasan, Hasan'ın oğlu İshak, İshak'ın oğlu da Balak Gazi olarak belirtilmesidir. Oysa Balak Gazi Artukoğ ullarından Behram Bey'in oğludur. 1100'lü yıllarda yaşadığı bilinen Balak Gazi’nin bir Türkmen boyu olan Artuklu soyundan olduğuna şüphe yoktur. Bize göre bu soy kütüğünde bir yanlışlık vardır. Birçok tarihi kaynakta Balak Gazi'nin Artuk Bey'in torunu olduğu, babasının da Behram Bey olarak geçtiği biliniyor. Burada yaptığımız bu açıklama ile fermandaki hataya dikkati çekmek istemiştim! Bu konuyu değerli okuyucularımızın yorumuna bırakıyorum.
Şeyh Hasan’a gelince; Öyle anlaşılıyor ki bu zat Türkler'in Anadolu'ya gelişlerinden çok önce burada medfundu. Çünkü Balak Gazi ile Şeyh Hasan arasında en az 150 yıllık bir zaman farkı vardır. Bu da Selçuklulardan öncesine yani Arap İslâm ordularının Anadolu'ya yönelik yaptıkları akınlara rastlar. Tıpkı Maden İlçesi Kartaldere'deki Muhammed Kattali Hz. ve Baskil İlçesi Çevre ve Baluşağı köylerinin yakınındaki medfun bulunan Abdulvehhab Gazi Hz. Gibi, İslâm ordularının yöredeki fetihleri sırasında Şeyh Hasan Baba'nın da burada şehit düştüğü ya da vefat ettiği sanılmaktadır. Bu berat ve fermanı Türkçeleştirip mescit bölümüne asan Halis Osmanlı isimli şahsın da belirttiğine göre Şeyh Hasan, rütbeli bir asker olup, kahraman bir İslâm savaşçısıdır. Arap ordularının Anadolu'yu fetihlerinde görev aldığı düşünülmektedir. Hakkında yazılan rivayetlere göre; "Hacı Hasan Baba sabah namazını Malatya'da, öğle namazını Mekke'de, ikindi namazını yine Malatya’da kılarmış."Bu yazılı ifadede Malatya ili geçtiğine göre, Battal Gazi, ya da Abdulvehhab Gazi'nin Malatya'yı fetihlerinden sonra bunlarla birlikte Malatya'da ikamet ettiği, aynı ordularda savaştığı ihtimali akla gelir. Yine bu yazılı belgede; Şeyh Hacı Hasan Baba, “kara yılanı atına kamçı yapmıştı” cümlesiyle kendisinin korkusuz bir yiğit olduğu, Yine ikindi vaktine kadar Mekke'ye gidip gelebilecek seviyede de büyük bir veli olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Hakkında başkaca bir yazılı kaynağa maalesef rastlayamadık.
Bugün çok sayıda insan bu türbeyi ziyarete gelmektedir. Daha çok ruhsal rahatsızlıkları olanların ve felç geçirenlerin iyileşmesi için buraya gelinir. Ziyaretçilerin büyük bir kısmı geceyi türbe içerisinde yatarak geçirirler. O gece gördükleri rüyalardan çıkarılan mesajla hastalarının iyileşip iyileşemeyeceğini anlarlar. Her yıl artarak devam eden bu ziyaretler esnasında kurbanlar kesilir, mescit bölümünde namaz kılınarak dualar edilir
peygamber efendimizin mezarini krumak üzere görevlendirilen türmen aşeretleri gitmiş ama daha sonra bunlar geri dönmümş anadoluya ama bu arada peygamber efendimizin soyundan insanlarla evlenmisler.bizde zeynel abidin soyundan gelyoruz. bu osmanli arşivindede kayitligir. bizede haci hasanli derler.dedemizin mezarini disardan ziyarete gelenler cokdur. bilgi amacli yazdim.