ÖMER HUDAİ BABA
Anadolu insanı maddi ve manevi planda peygamber varisi olan bu gönül sultanlarına her daim sahip çıkmış naaşlarını dahi ebedileştirmiştir. Bunlardan biride Elazığ’ın Güntaşı köyünde bulunan gönüller sultanı Hacı Ömer Hüda-i Baba türbesidir.
İnsanımız kendi şehir ve köylerinde ki bu zatlara derin muhabbet ve hürmet beslemişlerdir. Anadolu halkı burayı kendilerine vatan yapan insanları ebedileştirmek, yaşadıkları hayatı onlarla paylaşmak istemiş, diğer yandan bu vatanın asıl sahipleri olarak düşünülen ve çoğu yüce dağ başında mekan tutmuş kişiler olarak tahayyül ettiğimiz bu Alperenlere birer makam tahsis etmiş, bu yerleri de ziyaret ederek onlara karşı vefa borçlarım yerine getirmeye çalışmışlardır.
Hacı Ömer Hüdai Baba, 1821 yılında Harput’un Mürü köyünde doğdu. Babası İbrahim Efendi’dir. Nesilleri Hz. Hüseyin vasıtasıyla Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ulaşmaktadır. Lakapları, “Kaymakamzade” diye söylenir.
Genç yaşta gönüllü olarak Erzurum askerlik Ocağı’na kaydoldu. Kısa zaman sonra kırserdanlığa kadar yükseldi. Askerlerine iyi davranır, rahat yerlerde yatırırdı. Kendisi de düşman bildiği nefsiyle mücadeleye giriştiği için çakıl taşlarının üzerinde yatardı. Kaputunu başına çeker, sabaha kadar Cenab-ı Hakk’a taat ve ibadette bulunur, durmadan ağlayıp, zikrullah ile meşgul olurdu. Hz. Allah’a (c.c.) sık sık şöyle dua ederdi.
Ey ulu Rabbim! senin merhametin sonsuz deryadır. Şu yatan kullarının hüzün ve kederlerini bertaraf eyle. onları hüzün ve kederlerini ben mücrim kuluna kerem kıl…
Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım! onları ve cümle kullarını cevrü cefadan uzak eyle. Ku1larına her iki dünyanın iyi1ik1erini ve güze11ik1erini lütuf ve İhsan eyle. İki cihanda zevkü ve sefalar içinde yaşamalarını nasib eyle…”
Hacı Ömer Hüdai, vazifesi icabı Erzincan’a gider. Terzi Baba’nın sohbet ve vaazlarında hazır bulunurdu. Bir gece rüya aleminde kendisine “bu kadar zaman paşalık yaptın. bundan sonra da manevi paşalık yapsan olmaz mı?” diye hitap edilir. Bunun üzerine derhal Muhammed Vehbi Hayyat (Terzi Baba)’nın dergahına gider. Terzi Baba da onu irşad ve sülukünü tamamlamak için halifesi Arapgirli Ömer Ruhi hazretlerine gönderir. Askerlik görevinden ayrılarak Arapgir’in yo11arına düşen Hacı Ömer Hüdai Hazretleri, yıllarca hizmette bulunur. Böylece ilk olarak Turuk’ı Nakşiyye şeretine mazhar olur. Yıllarca kusursuz ve eksiksiz hizmetinden dolayı, şeyhinin feyiz ve himmetinden ziyadesiyle istifade eder, nazar ve teveccühlerine nail olur.
Bir gün şeyhi Ömer Ruhi Hazretlerini görmek için Arapgir’ e gitti. Fakat şeyhi ona kapıyı açmadı. Ne kadar ısrar ettiyse de çare olmadı. Hacı Ömer Hüdai, şeyhinin eşiğine kapandı, ya1vardı, yakardı. Bu hale dayanamayan Arapglı’li Ömer Baba onu içeri alıp dedi ki, “Evlat, artık benim yapabileceğim bir şey yoktur. Ben seni getirebileceğim yere kadar getirdim. Buradan öteye seni ancak Dede Efendi götürür. Vargit nasibini Urfa’da ara.”
Dede Osman Avni Babaya Ulaşmaları
Böylece onun Meşayıh-ı kadriyye’den Dede Osman Avni Baba Urfevi’ye gitmesi gerektiğini manevi tahsilinin geri kalan kısmını onun tarafindan ikmal edileceğini işaret ve tavsiyede bulundu. Bu emre istinaden derhal Urfa’ya gidip Dede Osman Avni Baba’ya intisab etti. Bir müddet sonra Dede Osman Avni Baba, Ömer Hüdai Baba’yı Hacca gönderdi. Borlu Kuddusi Baba ile Halep, Şam e hicaz yollarında Şeyhinin teveccühüyle çok defalar manevi fütuhatlara nail oldu. Dede Osman Avni Baba’nın türbesi Halilurrahman’da Hz. İbrahim’in makamının yanındadır. Hüdai Baba, şeyhi için derdi ki: “Zahirden gözleri görmezdi ama manen müminlerin hallerini sezer, onların durumlarını bilirdi.”
Hac farizası için Arafat’ta bulunduğu sırada bir gece rüyasında Hz. Fatıma va1idemizi gördü.
“Ya Ömer,git de babam Resulüllah’ ın kabristanından akan rahmet suyundan iç, ellerini yüzünü yıka” dedi. O da:
“Ey Nebiy-yi Zi-şan’m Kızı… Resü1ü1lah’ın kabristanında rahmet suyu yoktur ki içeyim” cevabını verdi. Hacı Ömer Hüdai Baba’nın ellerinden tutan Fatıma (r.anha) Validemiz, onu doğruca babası Fahri-i Kainat Efendimiz’in kabr-i Saadetlerine götürdü. Hüdai Baba, türbeye girince hayretler içinde kaldı. Çünkü Resü1üllah (s.a.v.)’in kabrinin ayak dibinde nurani bir su akıyor, bakanların gözlerini kamaştırıyordu. Fatıma Validemiz, eğilip avuçladığı suyu Hacı Ömer Hüdai Baba’ya içirdi. Onun ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra: “Yavrum, Ömer, nasibini aldın” dedi. ortadan kayboldu. ayna anda uyanan Şeyh, vücudunun titrediğİnİ, içinin ferahlamış olduğunu, dilinin “Allah” esmasını zikrettiğini gördü.
Hüdai Baba, şeyhi için derdi ki:
“Zahirden gözleri görmezdi ama manen mirminlerin hallerini sezer, onların
durumlarını bilirdi.”
Hacı Ömer Hüdai Baba, Harput Müftüsü ve eşraftan İmam Beyzade Efendi’yi
çağırarak İslam’ın anlatılması ve kulların irşadı hususunda şöyle bir vazife
taksiminde bulunur. Der ki: “İmam efendi, eşraftan olan zenginlerle, varlıklı
ve mevki sahipleriyle ilgilen. Müftü Efendi, hoca ve müezzinlerle, okumuş
yazmış olanlarla uğraşsın. Onları da bu irşad eder. Bize de Ümmet,i Muhammed’in
fakir ve günahkarları, harp gazileri, kalender meşrep olanları kalsın. Onların
irşadıyla da biz uğraşalım” 3
Hakikaten de Hüdai Baba hazretlerinin halife ve müridlerinin ekseriyeti
zikredilen insanlardan müteşekkildi. Hatta o devirde Elazığ ve çevresinde Hamza
namıyla meşhur ve halkın korktuğu bir eşkıya vardı ki, Şeyh’in evini soymaya
gelmiş, o anda yaşadığı harikulade hallerden sonra Şeyh’e intisab etmiş ve onun
seçkin halifelerinden olmak şerefini kazanmıştır.
Şeyh Seyit Hacı Ömer Hüdai Baba, Dede Osman Avni Baba’nın seçkin halifelerinden di. Onun vefatından sonra makam-ı irşada oturmakla müşerref oldu. Tarikat-ı Aliyye-i Kadriyye’nin Halissiye kolunun birinci vasıtadan 34., ikinci vasıtadan da 32. meşayh-ı kiramıdır.
Hüdai Baba’nın”Hüdai” mahlasıyla arifane ve aşıkane söylediği şiirler pek meşhurdur. Müridanından Muharrem Hilmi Efendi, Şeyh’in şiirlerini Divan-ı Hüdai ismiyle bir araya toplamıştır.
Ey Hüdam İltica ettim sana
Ey kerimi zül celal cürmümü af eyleyesin
Rüzi mahşerde çekmeyem asla melal
Ruzi şeb feryat eder ağlarım
Son kelamımı tevhit ile ihtam eyleyesin…
Pür kusurumuzdur daima cürmü günah
Muterifiz lütfun ile af kıl ey padişah!
Çün Muhammed ümmetiyiz koyma bizi tamuya
Ey Hüdai Halık’ından et temenni çekme ah…
Bu zayıf cismimi azad eyle tuzaktan Ya İlahi…
Vefatlan
Hacı Ömer Hüdai Baba, bir kurban bayramı üzeri 85 yaşmda vefat etti. (h.1323/ m 1905)
Vefatlarından sonra bu ulvi vazifeyi halifelerinden Hacı Muhammed Baba yürütmüştür. Kabirleri Elazığ’ın Köğenk (Güntaşı) köyünde Ömer Hüdai baba ile aynı türbededir.
GÜNERKAN AYDOĞMUŞ