Elazığ Aileleri+

Elazığ - Harput Yemek Kültürü


 4.2.2010 11:28:40   3548 kez okundu.

YEMEK KÜLTÜRÜMÜZ



 

Kış Yemekleri: Kış aylarında daha çok konserve türü yiyecekler, kışlık kavurmadan hazırlanan yiyecekler tüketilmektedir.

Sabah: Yaz kahvaltısından farklı olarak sabah kahvaltılarında mutlaka pekmez, tahin bulundurulur. Bazen de pestilli yumurta yapılır, kurutulmuş biber yağda kavrularak sofraya konur.

Öğle: Kış yemeklerinin vazgeçilmez özelliği sıcacık çorbalardır: Tarhana, erişte, lovik (fasulye, barbunya şeklinde fakat daha küçük taneli sebze), mercimek vb. çorbalar örnek verilebilir. Kuru fasulye, bulgur pilavı, süslü fidoş (mevsime göre patlıcan veya patates tercih edilir), ıspanak vb. yemekler yapılır.

Akşam: Akşamları da yine öğleyin yenen yemekler konur. Yemek sonrası kurutulmuş meyvelerden hoşaf yapılarak verilir.

Yemekle İlgili İnanışlar

İnanışlar, halk arasında yaptırım gücü en fazla olan unsurlardır. Halk, yapılmasını istemediği, uygun görmediği veya iyi olacağını umduğu şeyleri inançlarına yansıtmıştır. Aşağıda verdiğimiz yemek ile ilgili inanışlar incelendiğinde görülecektir ki, bunlarda halkımızın “telef (ziyan, israf) olmasın” sözlerinde de belirttiği gibi tutumluluk, temizlik, kalan şeyleri değerlendirme, inanç vb. üstün özellikleri vurgulanmaktadır.

- Ayakta yemek yemek günahtır.
- Ağaca çıkıp dut silkeleyen kişiye oradan geçenler “bunca çağan ola” diyerek çapik çalarlar (alkışlamak).
- Çöplüklerin önünden geçerken (yemek artıklarının bulunması yüzünden cinlere çarpılacağı düşünülerek) üç kere “besmele” çekilir ya da üç kere “destur savur” denilir.
- Ekmeği el ile bölmek sünnettir.
- Ekmeği bıçak ile kesmek günah sayılır.
- Helva pişirirken; “birisi karısını boşamış” derler ki helva güzel olsun.
- İstenmeden, habersiz getirilen su, zemzem olarak içilir.
- Komşudan damazlık (yoğurt mayalamak için kullanılan az miktardaki yoğurt) alınırsa günah olacağı düşünülerek mutlaka iade edilmelidir.
- Komşuya tuz, soğan verilmesi uğursuzluk sayılır. (Soğan da acı olduğu için eve acı getireceği inanışı vardır).
- Kötü rüya görüldüğü zaman, komşulara ekmek ve tuz dağıtılır.
- Sofrada ayakları uzatıp oturmak günah sayılır, bu davranış yemeğe ve sofrayı bekleyen meleklere saygısızlıktır.
- Sofrada bulunan her şeyin az da olsa tadına bakılmalıdır. Aksi takdirde yemeğin küseceği inanışı yaygındır.
- Sofradan kalkarken kişinin önünde ne kadar ekmek tanesi varsa onları yemesi gerekir. Yemediği takdirde o kadar çocuğu olacağı söylenir.
- Sofradan kalkılınca bulaşıklar hemen yıkanır yoksa şeytanın karnını doyurduğu söylenir.
- Sofradan, tabakta yemek bırakarak kalkılırsa, kalan yemeğin arkadan ağlayacağı inanışı vardır.
- Sofra yerde bekletilmez, günahtır çünkü, sofrayı meleklerin beklediği inanışı vardır.
- Suya taş atılmaz; “Ahirette kirpiğinle çıkaracaksın” denir.
- Yanmış ekmek yemek iyidir; “Ye ki kurttan korkmayasın” diyerek yedirilir.
- Yemeğe oturmadan önce ve yemek sonrası elleri yıkamak sofranın bereketini artırır.
- Yemek sağ el ile yenir, sol el ile ancak şeytanın yiyip içtiği söylenir.
- Yemekte konuşmak günahtır.
- Yolda yere düşen ekmek parçası görüldüğünde, “besmele” ile yerden alınıp üç kere öpülerek alma götürülür ve yüksek bir yere bırakılır.

Yörede Yemek Yapmayı Meslek Edinmiş Kişiler

Düğün, bayram, ölüm vs. gibi kalabalık ortamlar halk arasında yardımlaşmayı gerektirir. Bu gibi durumlarda çevrede iyi yemek yapan kişiler çağrılır. Elazığ halkı arasında da, bayram hazırlıkları için para karşılığında komşulara börek açarak, düğün evlerine yemek yaparak geçimini sağlayan kişiler bulunmaktadır.

Yörede Yetiştirilen Meyveler ve Korunması

Elazığ ilinin en çok yetiştirilen meyveleri; üzüm, dut, elma, kayısı ve çilektir. Çileğin en güzeli, mis gibi kokusuyla Kuyulu’da, üzümün en iyisi yemelik ve şaraplık olmak üzere Güney köyünün bağlarındadır.

Üzüm çeşitleri oldukça fazladır: Boğazkere (hakiki şaraplık üzüm, siyah renklidir), öküzgözü (fındık büyüklüğünde, siyah renkli ve oldukça şirindir.), şintil üzümü (öküzgözü büyüklüğünde biraz ekşimsi ve suludur.), tenhebi, siyah ağmıker, geçemcek, siyah kurutma, kırmızı üzüm, şirfoni, beyaz üzüm ve kokulu üzüm olmak üzere on bir çeşidi vardır.

Üzümler, küfelerde palağ (kat kat) konularak serin yerde saklanır. Saklanan üzümler beyaz ve kırmızı olanlardır. Diğer üzümlerin ömrü oldukça kısadır. Kırmızı üzümler tavana asılarak da saklanır. Kara üzüm, pekmez yapımında kullanılır ve kışın yemek için de kurutulur. Beyaz üzüm, pestil ve orcik yapımında kullanılır.

Dut çeşitleri; karadut, çekirdekli dut (pirinci) ve çekirdeksiz dut (halıt beyi) olmak üzere üç çeşittir. Çekirdeksiz dut, pekmez yapımının yani sıra yemek için kurutularak küplerin içinde, nemsiz yerlerde saklanır. Dutların bir kısmi da kış için, arzuya göre ceviz veya bademle soku taşında dövülerek un haline getirilip, dut unu olarak saklanır. Çekirdekli dutlar yenilmez, hayvan yemi ve dut pekmezi yapımında kullanılır.

Özel Gün Yemekleri

Her canlı doğar, yaşar ve ölür. İnsan hayatının da bu süreç içerisinde geçiş dönemi diye belirtebileceğimiz başta doğum, evlenme ve ölüm olmak üzere önemli ara dönemleri vardır. Biz burada söz konusu unsurlara bağlı kalarak, Elazığ yöresine ait özel gün yemeklerine değineceğiz.

Doğum Yemekleri

Halk arasında lohusa ve emzikli kadınların beslenmesi için özel olarak yiyecek ve içecekler hazırlanmaktadır. Lohusaya pestilli yumurta, pekmezli yumurta, haşlama et, patates yedirilir, şekerli süt içirilir. Bazı yerlerde de lohusa birkaç hafta yatırılır ve ilk günlerde “haside” (hesüde) denilen yemek yedirilir, (Taşkın 1997: 16). Lohusayı ziyarete gelenlere de çoğu zaman lohusa şerbeti ikram edilmektedir.

Askere Uğurlamada Verilen Yemek

Elazığ halkı arasında da diğer memleketlerde olduğu gibi askere gönderilen gençlere akrabalar veya komşular tarafından yemek verilmesi adettir. Herkes gönlünce, maddi durumu elverdiği nispette yemek yaparak getirir.

Düğün (sünnet, evlenme) Yemekleri

Düğün günlerinde kazanlarla yemek yapılır. Bu yemekler; kavurma, pilav, dolma, su böreği, zerde vb. yiyeceklerdir. Sünnet düğünleri daha çok mevlitlidir. Önce mevlit okutulur, sonra da genellikle lahmacun ve ayran dağıtılır. Köy evlerinde ise daha çok pilav, kavurma, dolma, ayran dağıtılır.

Bayram Yemekleri

“Nerede o eski günler” diye iç çektiğimiz, dostlukların, sevgilerin paylaşıldığı, dargınlıkların unutulduğu, adeta tek bir yürek olunduğu bayram günleri Türk halkının belki de en önemli günüdür. Çocuklar akşamdan yeni elbiselerini hazırlayıp baş ucuna koyar, sabah kapı kapı dolaşarak şeker toplayacaklarını düşünerek erkenden uykuya dalarlar. Halk arasında çocuklara süslü mendiller arasında para ve şeker vermek de eskinin unutulmaz adetlerindendir.

Hanımlar ise birkaç gün öncesinden bayram hazırlıklarına başlarlar. Tatlılar (dolanger, baklava, kadayıf, zerde), yemekler (içli köfte, sarma, dolma, tirit) su börekleri hazırlanır. Bayram günü misafirlere mutlaka “en kötü günümüz böyle tatlı olsun” dercesine şeker, kahve ve tatlı ikram edilir.

Kurban bayramlarında yapılan yemekler ise daha çok kurban etine bağlı yemeklerdir: Kavurma, et kızartması, ciğer yahni, güveç, bumbar dolması, kelle, vb.

Hacı Yemeği

Hacı evine gelenlere zemzem, tesbih, Mekke hurması, güzel koku (ıtır veya kalemis yağı) ikram edilir, (Sunguroğlu 1968: 113). Hacı evine gidenler gönüllerince yemek götürürler. Bunlar daha çok; lahmacun, pilav, ayran, sarma, kavurma, baklava, börek vb. yiyeceklerdir.

Yağmur Duası Sırasında Verilen Yemek

Yağmur duasına çıkan çocuklar bezden bir bebek veya korkuluk yaparak, ev ev dolaşırlar. Ağın’da “cici ana ne ister, Allah’tan yağmur ister” diye gezen çocuklar her evden yiyecek (yağ, bulgur, pirinç vb.) toplayarak kırda pişirip yerler. Daha sonra da korkuluğun üzerine bir tas su dökerler, (Aydoğmuş 1992: 50). Bazı yerlerde cici ana, molla potik, çömçe gelin olarak da bilinmektedir.

Ölüm Sonrası Verilen Yemek

Aile bireylerinden biri öldüğü zaman üç gün boyunca ev halkı yemek yapmaz. Ölü evine taziyeye gidenler, çorbasından salatasına kadar her şeyi yaparak, birkaç tencere ile giderlerdi. Yapılan yemekler; bulgur pilavı, pirinç pilavı, çorba, tavuk, fasulye, kavurma, yaprak sarması, dolma, lahmacun, ayran, hoşaf, kola vb. yiyecek ve içeceklerdi.

Daha sonra ölünün yedisi, kırkı ve elli ikisi yapılır. Yedisinde, helva yapılıp komşulara dağıtılır. Kırkında ise Kur’an-ı Kerim okutulup yemek verilir. Elli ikisinde yemek verilmez, ölünün mezarı başında Kur’an-ı Kerim okunur ve fakirlere hayır dağıtılır.

 

 



Yorum Yap


Yazili Resim



Bu Habere Hiç Yorum Yapılmamış

0


Duyurular


Tümünü Gör

Yönetim Kurulu


Tümünü Gör

Anket

MARED ÇALIŞMALARINI NASIL BULUYORSUNUZ


 


Tümünü Gör

Bugün : 3893   Son 1 Hafta : 33975   Son 1 Ay : 73147   Son 12 Ay: 1792661