TADIM KALESİ
Elazığ'ın 10-15 km. güneyinde bulunan ve Tadım Köyünün içindeki höyüğün üzerinde kurulmuştur. Bu günkü köy, eskiden Dadim adı verilen şehrin bakiyesidir.
Bahsi geçen kale; çok eski devirlerde iki önemli görevi yapmak için inşa edilmiştir: Önce her türlü harici tehdide karşı şehir halkını korumuş, daha sonra da bir karakol görevi yapmıştır. Yani hem Elazığ Ovasına batıdan gelebilecek düşman kuvvetlerini önleme görevini yapmış, hem de buradan geçen yolların emniyetini sağlamıştır. Kömürhan'dan gelip Sivrice üzerinden Diyarbakır'a giden veya Güneyden Ergani, Gölcük üzerinden gelip Harput'tan Pertek veya Eğin'e; yani kuzeye yönelen kervan yollarını koruma görevi yapmaya çalışmıştır.
Şu hususu da ilave etmek gerekir ki Elazığ Ovası veya Altın Ova, tarihin her döneminde kıymetli olduğu için milletleri cezbetmiştir. Dolaysıyla buraya sahip olan, hâkimiyetini koruyabilmek için varını yoğunu harcamıştır. Ovanın girişi doğu ve batı istikametinden olduğu için batı tarafına Harput, Tadım ve Holpenk Kaleleri yapılmış. Doğu tarafına da Şita, Şemşat ve nihayet biraz uzak olsa da Palu Kalesi inşa edilmiştir. Güney istikametinde sarp Toroslar ve kuzey istikametinde de gene yüksek sıra dağlar ile Fırat Nehri olduğundan oralarda önlem alma gereği duyulmamıştır. Dolaysıyla Harput’a sahip olan her millet, ovanın doğu ve batı uçlarındaki kalelere de önem vermiştir.
Tadım'da dikkat çeken önemli bir husus da birçok sivri tepenin olduğu yörede kalenin düz bir alana yapılan höyüğün üzerine konmasıdır. Sarp yerlerde görmeye alışık olduğumuz kale yapısının, böylesi bir yerde görülmesi olsa olsa kalenin şehirden sonra inşa edildiğini gösterir. Yani şehrin taşınması yerine bir höyük ve üzerine de bir kalenin yapılması daha uygun bulunmuştur.
Dikkat edilirse gerek Çulçapur'da ve gerekse Yukarı Huh'da da benzer iki ayrı höyük bulunur. Tadım Höyüğü gibi bunlar da tepelerin arasında yer almıştır.
Haringet Çayından gelen kervanlar, bu günkü demir yolunun köprü noktasından Katırcı yolunu kullanarak Haraba adı verilen eski Çulçapur höyüğüne çıkarlarmış. Kalıntılardan anlaşıldığına göre, burası da önceden önemli bir yerleşim yeriymiş. Daha sonra takip edilen yol, Yukarı Huh Höyüğünün korumasında Cünt Boğazından Toroslar'a tırmanırmış. İşte bu yolun korunması, Tadım kalesinin göreviydi.
Tadım çok eski bir yerleşim yeridir. Bilhassa Bizanslılar döneminde bir uç kale görevi yaptığı için çok sayıda akınlara hedef olmuştur. Hele Arap-Bizans sürtüşmesinde epey savaşlara şahitlik etmiştir. Çünkü ünlü Harput Kalesi, Altın Ovaya nezaret ederken Tadım Kalesi de Uluovayı kontrol altında tutmaya çalışmıştır.
Bu günkü haliyle 30-40 m. yükseklikteki toprak höyüğün üzerinde kurulmuş olan kale, 2-3 bin m2'lik küçük bir alanı kapsar. Kuzey ve doğu etrafı oldukça sarp olan bu toprak yapının çıkışı, güney taraftadır. Dolaysıyla kaleye girişin olduğu güney taraf, hafif meyillidir.
Orta Çağ bakiyesi bu ihtiyar yapı, harap olduğu için taş yığını haline gelen duvar kalıntılarının çoğu güney tarafta bulunur. Ayrıca höyüğün üzerinde olan duvar kalıntıları, bu istikamette tabana kadar iner. Onun için yeri tam olarak belli olmasa da girişin bu noktada olduğu açıktır.
Enkazın şekline bakılırsa höyüğün güneyden başlayan çıkış istikameti, batı tarafta yükselerek zirveye ulaşır. Duvarın istikameti de yola uyduğu için yuvarlak olan höyüğün üzerindeki kale yapısı, küçük ve ters "e" şeklindedir. Mevcut kule kalıntılarının burada oluşu, düzlüğe açılan kapının koruması içindir.
Tadım Kalesinin kalıntılarından bir iki küme de höyüğün doğu tarafında görülür. Şekilsiz taşlardan yapılan surların biçimini ortaya koyacak önemli bir emare yoktur. Sadece dikkat çeken, kalenin viran olmasına karşılık höyüğün sağlamlığıdır.
Yörede doğru dürüst bir kazı çalışması yapılmadığı için köylülerin ortaya koyduğu buluntulara göre, burada Bizans izlerine rastlanır. Onun için Anadolu'da Bizans hâkimiyeti bitince kale de kıymetini yitirir. Yıkıla yıkıla bu günkü enkaz yığınına dönüşür.
YUKARI FIRATTA TARİHİ ESERLER Lütfi PARLAK