PERTEK-SUNGURBEY CAMİİ (H.950-M.1543)
Cami, eski Pertek beylerinden Sungur Beyin yadigârıdır. Keban Baraj Gölünün altında kalma tehlikesi baş gösterince bina, 1974’te yeni Pertek’in girişindeki dağın eteğine taşınmıştır.
Eser aslına uygun olarak bütün unsurları ile yeni yerine taşınmış ve ibadete açılmıştır.
Cami, Yavuz devrinde yapılmış bir Osmanlı yapısıdır. Esas cemaat mahalli ile son cemaat mahallinden ibaret küp biçimindedir. Son cemaat mahalli; iki müstakil ve iki de duvar içindeki gömme sütunlar üzerine oturtulmuş üç kemerden oluşur. Burası üç küçük kubbe ile örtülmüştür.
Sütunlar yekpare taş, kemerler ve diğer kısımlar ise kesme taştır. Sütunlar esas cemaat mahallinin duvarına demir bağlantılarla bağlanmıştır. Gerek son cemaat mahalli ve gerek duvarlar, bir sıra siyah, bir sıra beyaz kesme taşla inşa edilmiştir. Cami başka yerden nakledildiği için taşların üzeri numaralıdır.
Minare; bir sıra, siyah bir sıra beyaz taştan yapılmıştır. Çok yüksek olmamakla beraber girişi dıştan verilen minare kapısının yanında, son cemaat mahalli için bırakılmış bir başka kör kapı vardır. Sekiz basamakla çıkılan minare kapısı ile bu kapı yerinin birbirine nispeti 90 derecelik bir açı yapar.
Minarenin şerefesi oldukça süslü ve taş oymalıdır. Bakanı büyüleyecek güzelliktedir. Şerefeden yukarı kısmı küttür.
Caminin bahçesine düşen 1-1,5 m. yükseklikteki şadırvanı ve silindir biçimindeki oturma taşları, aslına uygun olarak yeni yerine konmuştur. Şadırvanı oluşturan büyük kesme taşlar, harçla yapıştırılırken demir kelepçelerle üstten birbirine bağlanmıştır. Ancak eski tuvaletleri yoktur.
Caminin esas cemaat mahallini oluşturan kısmın dış tarafı, kaba bir şekilde sıvanmıştır. Taşlar da kesme taş değildir. Ancak bahçe ve caminin çevresi kesme ve blok taşlarla kapatılmıştır.
Numaralı taşlardan bazıları kırılmış veya kenarı kopmuştur. Kırıkların bıraktığı boşluklar doldurulmadığı gibi yapılan harcın etrafa bulaşmasıyla oluşan çirkinlikler de öylece bırakılmıştır. Haliyle bu harika eser, bahsi geçen basit çirkinliklerin gölgesinde kalmıştır. Dolaysıyla sergilenen işçiliğin bu kadar yapmacık oluşu, bu tarihî mirasa yakışmamıştır.
Son cemaat mahallinin orta kemerine açılan portal, mihrabı andıran taş oymalarla oldukça süslüdür. Köşeler, sütuncelerle şekillendirilmiştir. Gerek kemerler ve gerek pencereler, taş işlemeciliğin en nadide örnekleri ile bezenmiş olmasına karşılık kubbelerin içi oldukça sadedir. Diğer mabetlerde görülen iç yazılar, burada yoktur.
Esas cemaat mahallinden son cemaat mahalline açılan kapı ile yanlardaki iki pencere de oldukça gösterişlidir. Kesme taştan yapılan pencerelerin köşeleri de dış kapıda olduğu gibi oyma sütuncelerle süslenmiştir.
Kuzeyden küçük bir kapı ile esas cemaat mahalline girilir. 10x10 m. ebadında olan harem, yaklaşık tabana 1 m. yükseklikte 8 pencere ile aydınlatır. Kesme taştan yapılan pencereler, oyma işçiliği ile oldukça gösterişlidir. Dikkat çeken bir husus da son cemaat mahalline açılan pencere üstlerinin ağaçla kapatılmış olmasıdır. Yani tabiliye yerine içten geniş kalaslar kullanılmıştır.
Esas cemaat mahallini oluşturan büyük kubbe, kesme taştan yapılmış ve sekiz kemer üzerine oturtulmuştur. Yani kubbe, köşelere konan dört yarım kubbe ile duvar içine yerleştirilen dört kör kemer üzerine konmuştur. Ana kubbe üzerinde sekiz küçük pencere mevcuttur.
Alt sıradaki pencereler merdiven gibi iki basamaklı ve kesme taştan yapılmıştır. Pencere üstlerinde; görüldüğü gibi hem içte hem de dışta kesme taşlarla yapılan oldukça sanatlı hafifletme kemerleri bulunur.
Giriş kapısının dışı, oldukça süslü olmasına rağmen içi sadedir. Kitabesi de yoktur. Mihrap kesme taştan ve sanatlı yapılmıştır. Duvar ve kubbelerin iç yüzü sıvalıdır. Bütün pencerelerin üstünde ağaç kalaslar kullanılmıştır. (Pencere üstlerindeki düz kemerlerin arasında ağaç kalaslar yerleştirilmiştir.)
Kadınlar için yapılan üst kattaki tahta bende, kapısı dışa açılan minareden yol verilmiştir. Ancak yukarıya taşınan camide böyle bir mekân yapılmadığı için 3-5 m. yükseklikteki küçük kapı kapalı durumdadır.
Bu gün için faal ve ibadete açıktır.
YUKARI FIRATTA TARİHİ ESERLER Lütfi PARLAK