Elazığ Aileleri+

PERTEK-SAĞMAN ÇEŞMESİ


 23.11.2010 23:43:21   3005 kez okundu.

PERTEK-SAĞMAN ÇEŞMESİ

PERTEK-SAĞMAN ÇEŞMESİ

 

            Sağman, bu gün için Tunceli’ye bağlı bir köydür. Pertek’in 20 km. batısında, oldukça sarp ve meşelik iki tepenin arasındaki bir sırtın üzerindedir. Geçmişte büyük bir yerleşim yeri olan köyün, terör dolaysıyla yeri değiştirilmiştir. Yani köy, eskiden bulunduğu yerin batısındaki tepenin eteğine taşınmıştır.

            1150 senesinde Artukoğullarının elinde olduğu bilinen Sağman’ın tarihi; çok eskilere uzanır. Önemli bir geçiş yerini kalesiyle kontrol eden köyün kaderinde, iç çekişmeler ve dış saldırılar vardır.

            Pir Hüseyin Beye ait olan mıntıkanın (kaleden sonra) ilk yapısı, bahsedilen çeşmedir. Onun için köyün tarihini çeşme ile birlikte vermeyi uygun gördük.

            Sonradan yapıldığı her halinden belli olan ikinci bir çeşme ile duvarları yapışıktır. Yeni çeşmenin 1 metrelik tonozu içine yerleştirilen lüleden hâlâ su akar. Zaten köyün bu iki çeşmesinden başka su kaynağı da yoktur. Çeşmenin kesme taşları söküldüğü için kitabesinin olup olmadığı bilinmez.

            Eski çeşme yaklaşık 6,5 m. genişliğinde, 3,5 m. derinliğinde ve 3,5 m. yüksekliğinde klasik bir Osmanlı yapısıdır. Yaklaşık 3 m. beşik tonozu olan çeşmenin arkasında bir su deposu bulunur. Depoyu çeşmeye bağlayan boru çıkarıldığı için su, diğer çeşmeden akar.

            Eski çeşmenin iki kitabesi yerinden çıkarılıp alınmıştır. Yerleri boş olduğu için görmemizin mümkün olmadığı kitabelerin okunduğu, Pertek kütüphanesindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır[1].

            Bir diğer kaynakta[2] da Pir Hüseyin Beyle[3] ilgili benzer bilgiler verilmektedir.

            Burada alışık olmadığımız bir husus ortaya çıkıyor. Yani külliyeyi oluşturan yapıların en mühimi olan cami ve medresenin kitabesi yok iken çeşmenin kitabesi vardır. Ayrıca bu kitabe hem çeşmeyi, hem de camiyi ifade eder.

Burada bir karışıklık olmasın diye şunu iyice tespit etmek lazım: Çeşme eğer camiden 20 sene önce yapılmışsa caminin inşası ile ilgili bilginin kitabede olmaması gerekir. Bu durum karşısında akla şu gelir: 20 sene önce inşa edilen çeşmenin kitabesi cami yapıldıktan sonra yerleştirilmiştir. Tabi bu sefer de kitabenin cami dururken çeşme başına konmasının sebebi soru olarak ortaya çıkar.

            Çeşmeler eski olduğu için hekükelerinin (suyolu) hangi taraftan geldiği tam olarak bilinmez. Belki de bu çeşmelerin suyu ile köyün kuzey doğu tarafındaki sırtta gömülü olarak bulunan hamamın suyu, aynı kaynaktan gelmektedir. Çünkü burası dağların üst noktasıdır. Sadece eteğinde hamamın bulunduğu dağ, köyün yerinden yüksektedir. Kanaatime göre suyu kıt olan köyün hamamı ile çeşmesi, aynı kaynaktan beslenir. Zaten hamamla çeşme arasında suyolunu andıran bir patika da vardır.

            Çeşmelerden biri faal olmakla beraber diğerinin lülesi çıkarıldığı için suyu akmaz. 

 

YUKARI FIRATTA TARİHİ ESERLER   Lütfi PARLAK

 

 



[1] Tunceli Yıllığı: “Keyhusrev Beyin beylik alameti olan davul ve bayrak sahibi bir emir-i kebir olduğu ve çeşmenin camiden 20 sene evvel (H. 963 M. 1555) Salihin babası Keyhusrev tarafından yapıldı”

[2] Peydav Dergisi Ocak sayısı: “Büyük Emir merhum Pir Hüseyin Beyin oğlu İzzülekrem davul ve sancak sahibi Emir Keyhüsrev Bey bu çeşmenin yapılmasını gerçekleştirdi. 962 senesinde şubat ayında (1555 Haziran”

[3] Şeref Han’ın Şerefname’sine göre: “ Pir Hüseyin Bey, Çemişgezek Beyi Hacı Rüstem’in oğludur. Hacı Rüstem; Yavuz’un Şah İsmail ile arasının açık olduğu sırada şahla iş birliği yapıp onun ajanı olan Nur Ali’ye yöreyi üs yapar. Bu da yetmezmiş gibi Çaldıran Seferi (1514) sırasında Şah İsmail ile birlikte hareket eder. Yavuz bu savaşı kazanınca Hacı Rüstem’i idam ettirir ve mülkünü de saraya bağlar. Bu sırada Irak’ta bulunan oğlu Pir Hüseyin, mısır yönetimine girmek ister. Giderken yolda bir yaşlının akıl vermesi üzerine geri döner ve Yavuz’dan özür diler. Yavuz da bunun üzerine Pir Hüseyin’i Çemişgezek’e bey olarak atar.  Arazisi de padişah mülkü olmaktan kurtulur. Kanuni zamanında Pir Hüseyin bu yöreyi 30 yıl idare eder. Ölünce yerine oğlu Keyhusrev Bey atanır. O da ölünce oğlu Salih, Bey olur. Ancak kardeşi Ömer tarafından öldürülür. Beyliği olduğu gibi Salih Beyin karısını da  Ömer Bey alır. Kadın intikam almak için gerdek gecesinde adamları vasıtasıyla Ömer’i öldürtür. (H. 1005-M. 1597) Bunun üzerine Salih Beyin oğlu Keyhusrev yönetime geçer.    


Yorum Yap


Yazili Resim



Bu Habere Hiç Yorum Yapılmamış

0


Duyurular


Tümünü Gör

Yönetim Kurulu


Tümünü Gör

Anket

MARED ÇALIŞMALARINI NASIL BULUYORSUNUZ


 


Tümünü Gör

Bugün : 3582   Son 1 Hafta : 20163   Son 1 Ay : 64714   Son 12 Ay: 64714