PALU-ALACALI MESCİT
Palu Kalesinin batı tarafında ve Dükkân Önü Camiinin 20-30 m. doğusunda yarı harap küçük bir mescittir. Küp biçiminde, Selçuklu-Osmanlı karışımı bir tarzda yapılan bu caminin diğer bir adı da Kanlı Mescittir. Rivayete göre inşaatın ustası, iskeleden düşüp öldüğü için bu ad verilmiş ve uzun zaman da burada namaz kılınmamıştır.
Eserle ilgili her hangi bir kitabeye rastlanmadığı için elde edilen bilgiler, rivayetlerden ibarettir. Ancak yapı tarihi bilinmese de üsluptan anlaşıldığına göre camide Selçuklu mimari tarzının ağırlıklı olarak kullanıldığı açıktır. Sadece batı tarafa düşen ve son cemaat mahallini andıran kapı önündeki iki kemerli mekân, Osmanlı tarzı olarak yapıdaki yerini almıştır.
Caminin duvarları 1-1,5 m. yüksekliğe kadar taş duvar ve onun üzerine konan kemerler tuğladır. Kubbenin içi tamamen tuğla ile kaplanmıştır. Sıvası döküldüğünden dolayı kullanılan malzeme görülür. Cami girişinin ön duvarları yıkılmış olmakla beraber diğer kısımları ayaktadır. Mihrabın etrafındaki kesme taşların işlemeleri, ziyaretçilerine gülümseyecek kadar sağlamdır.
Kürsüden sonrası yıkık olan minarenin çıkışı içtendir. Yani kare olan camiin arka sağ köşesinden minareye çıkılan dar bir kapı vardır.
Eski Palu’daki bu mescit ile Meydan Caminin minarelerine, esas cemaat mahallinden girildiği için diğerlerinden ayırmak kolaydır. Osmanlılarda minare girişi, genellikle son cemaat mahallindendir. Selçuklu camilerinde son cemaat mahalli olmadığı için minareye genellikle haremden girilir.
Mescidin içten yuvarlak ve Osmanlı mimarisindeki gibi tuğladan kubbesi, dıştan Selçuklu yapısında olduğu gibi konik kümbet biçimindedir. Siyah kesme taşlarla kaplanan kubbe, kaidesinden itibaren köşeli ve diktir.
Kubbe üzerindeki kesme taşların altında çakıllı kireç harcın kullanıldığı, yıkıklardan anlaşılır. Yani içi tuğla, ara çakıllı harç ve dışı ise kesme taştır.
İçten yuvarlak, dıştan sivri ve konik gözüken kubbe, yarıya kadar toprağa gömülü caminin üzerinde kendini gösteremeyecek durumdadır. Zaten dama da birkaç taş basamakla çıkılır.
İkisi mihrabın ve diğer ikisi de minare girişinin yanlarında olmak üzere, dört penceresi olan caminin üst büyük kubbesi, duvarları oluşturan yuvarlak dört kör kemer üzerine yerleştirilmiştir. Kemerler gene kesme taştan yapılmıştır.
Caminin önünde tarihî kıymeti olmayan bir çeşme bulunur. Gözden ırak olduğu için gönülden de ırak olan bu metruk cami, ne yazık ki çevrede oturanlar tarafından hayvan barınağı haline getirilmiştir.
YUKARI FIRATTA TARİHİ ESERLER Lütfi PARLAK