NADİR BABA
Harput’ta bulunan Arap Baba Türbesi’nin doğu yönüne doğru, 50 metre mesafede bulunan Nadir Baba Türbesi’nde medfundur. Bu türbe dikdörtgen planlı olup, ikinci defa inşa edilmiştir. Üzeri sac çatı ile örtülen ve ahşap bir malzeme ile yapılan bu türbe iki bölümden oluşur. Dış kapıdan sonraki ilk bölüm mescid bölümü olup, makam bölümüne de buradan girilir. Kabir kısmı ise ahşap sanduka ile kaplanmıştır.
NADİR BABA KİMDİR?
Nadir baba’nın kimliği hakkında önemli bir bilgiye rastlanmaz. Bu zat hakkındaki tek bilgi İshak Sunguroğlu’nun “Harput Yollarında” isimli eserinde vardır. İshak Sunguroğlu bu türbeyi tanıtırken Nadir Baba için o da ; “Bu türbeye ait tatmin edici hiçbir kayda rastlamadım.”der.(24) Buna rağmen biz bu zatı araştırırken onu tanıtabilecek bazı ipuçlarına ulaştık. Bu ipuçlarından birisi yine İshak Sunguroğlu’nun Harput Yollarında isimli eserinde ve Tayyar baba’nın anlatımında vardır. İshak SUNGUROĞLU, Nadir Baba Türbesi’ni anlatırken kendi çocukluğunda buraya daha çok Ermeniler’in geldiğini, hasta çocuklarını bir süre türbe içerisinde bırakarak tekrar gelip aldıklarını, pazar günleri ise çevre köylerden de gelen Ermenilerle burasının oldukça kalabalık olduğunu yazar. İkinci ipucu ise, Kadiri şeyhlerinden Tayyar Baba’nın anlatımındadır. 1902 yılında doğup,1973 yılında vefat eden Tayyar Baba, zaman zaman hayatını anlatırken, Harput’ta oturduğu yıllarda Nadir Baba Türbesi’nde bazı din âlimleriyle sohbet toplantıları yaptıklarını, bu sohbet toplantılarına Yesevi tarikatına bağlı kişilerle birlikte, Nakşî tarikatına mensup kişilerin de geldiğini kaydeder ve kendisinin devamlı bu türbede yattığını söyler. Burada başından geçen bir olayı ise şöyle anlatır; “Burada yatıp kalktığım günlerden bir gece sandukanın başına giderek, Nadir Baba, burada bu kadar kalıyorum bana niçin görünmüyorsun? Üstelik rüyama bile girdiğin yok. Şayet bana görünmezsen mezarını kazacağım”der. Nitekim Tayyar Baba aradan birkaç gün geçtikten sonra bir kazma kürek bularak mezarı kazmaya başlar. Tam kemikler göründüğü esnada, “Dur yapma”diye bir ses duyar. Bunun üzerine Tayyar Baba kendinden geçerek bayılır. Bu kendinden geçiş anında kendisini Şeyhi Göllü Mustafa Baba’nın evinde görür. O sırada şeyhi çok ağır hasta bir şekilde yatağında yatmaktadır. Tayyar Baba’nın anlatımına göre, yaşlı ve Buhara sakallı bir zat parmağı ile Şeyhi’nin ağzına “zemzem” suyu damlatmaktadır. Odadakilere, “Bu zat kimdir?” diye sorduğunda, “Bu Nadir Baba’dır” derler. Tayyar Baba Şeyhine doğru yaklaşır. Bunun üzerine Buhara sakallı zat Tayyar Baba’ya dönerek; “Tayyar, biz senin Şeyhine hizmet ediyoruz, sen bizim kabrimizi kazıyorsun bu nasıl iştir”der. Tayyar Baba bir süre sonra kendine gelir ve devrisi günü şeyhini ziyarete gider. Yanına vardığında onu ağır hasta olarak bulur. Biz bu bilgileri bizzat Tayyar Baba’nın oğlu A.Kadir ŞAŞMAZ’dan yorumsuz olarak aldık.
Şimdi bu iki anlatımdan yola çıkarak Nadir Baba hakkındaki görüşlerimizi belirtelim: O, Osmanlı döneminde yaşamış olsa idi günümüze kadar onun hakkında mutlaka bazı bilgiler gelirdi. Üstelik bu zatlar için Osmanlılar’ca verilen tarikat beratı da yoktur. Nadir Baba Selçuklu döneminde yaşamış bir zattır. Onun Yesevi tarikatına mensup bir şeyh olma ihtimali kuvvetlidir. Anadolu’nun Türkleşip, İslamlaşmasında Yesevi Tarikati’ne mensup kişilerin büyük rolü olmuştur. Onların gayri Müslimlere yaklaşımı sebebi ile Anadolu’da yaşayan birçok Hıristiyan Müslümanlığı seçmiştir. İşte Ermeniler’in de Nadir Baba’ya gösterdikleri ilgi buradan gelmektedir. Onun yaşadığı dönemden İshak Sunguroğlu’nun anlattığı 1900’lü yıllara kadar o ilgi nesilden nesile devam ederek gelmiştir. Tayyar Baba’nın anlatımında ise “Buhara sakallı”tasviri bu görüşü daha da doğrular niteliktedir.
1900’lü yılların başında Harput’taki dini çevrelerin sık sık burada toplanarak sohbetler yapması, bunun geçmişten gelen bir gelenek olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Nadir Baba Anadolu’nun fethinden sonra Türkmen göçleriyle birlikte Harput’a gelmiştir. Onun 1200’lü yıllarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Harput ve çevresinin Türkleşip, İslâmlaşmasında diğer Yesevi şeyhleri gibi onun da büyük payı olduğuna inanıyoruz. Bu gün dahi Harput’u ziyarete gelenlerce türbesi ziyaret edilmektedir.
Kaynak:
Harput Kültüründe Din Alimleri
Günerkan AYDOĞMUŞ