Elazığ Aileleri+

Basında Mared+

KÖMÜRHAN (TOMİSE) KALESİ


 23.11.2010 23:23:42   1661 kez okundu.

KÖMÜRHAN (TOMİSE) KALESİ

KÖMÜRHAN  (TOMİSE)  KALESİ

 

            Romalıların Tomise adını verdikleri Kömürhan Kalesinin inşası, çok eski olduğu için kimin tarafından yapıldığı tam olarak bilinmez. Zaten eserin tarihî geçmişini gösteren bir kitabesi de mevcut değildir. Onun için bu hususta tahminden başka bir şey yoktur. Bu askerî yapının bulunduğu bölgenin yol güzergâhı ve Fırat’ın geçiş yeri olması nedeniyle, mıntıka bir ticarî yol kavşağıdır. Bu mühim noktayı korumak için yapılan kale de bir karakol hüviyetindedir.

            Kale; Malatya-Harput arasında olup her iki şehre de 50 km. mesafededir. Kömürhan Köprüsünün 1-2 km. kuzeyinde kayalık küçük bir tepe üzerine kurulmuştur. Bu gün jandarma karakolunun Kömürhan Köprüsünü koruduğu gibi, kale de o gün bahsi geçen geçidi korumak için yapılmıştır.

            Kalenin girişi batı yönündedir. Kapının alt tarafında bu günkü kara yolunun ikiye ayırdığı büyük bir yerleşim yeri vardır. Meyilli bir yamaç üzerine sekiler şeklinde arsalara inşa edilen taş yapıların, bu güne sadece kalıntıları gelebilmiştir.

            Kalenin güney ve doğu tarafları uçurumdur. Çok az duvar kalıntıları ile üstte kale sarnıcı olarak bilinen yapı, günümüze kadar kalma şansını elde etmiştir.

            Malatya’dan gelen kervanlar için en kestirme yer olan Kömürhan Geçidinden sonra yol, ikiye ayrılır. Biri Harput’a, diğeri de Abutahir üzerinden Çüngüş’e doğru uzanırdı. Bu bölgeden giden yolun bir ucu da Samsun Limanına açılırdı.[1]

IV. Murat, Bağdat seferine giderken (1638) bu ünlü geçidi kullanmıştır. Geçiş, bir kış günü gerçekleştiği için nehir donmuş olduğundan askerler buzun üzerinden geçmiştir. Yolların kavuşma noktası olan Kömürhan’da IV. Murat, bir han yaptırmıştır. Dolaysıyla bu yolun önemi, tarihî bir vesikaya daha kavuşmuştur. Bu gün Devlet Kara Yollarının aynı geçidi kullanması, yörenin coğrafî açıdan mahiyetini ortaya koyar. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’yu İç Anadolu’ya bağlayan en önemli geçit burasıdır.

Kömürhan’a Malatya tarafından gelen yolun bir benzeri de Fırat’ın Baskil tarafından gelirmiş. Muşar ve Bağir köylerindeki Urartu devrine ait kaleler,[2] bu yolun korumasını üstlenmiştir.

Dikkat edilirse coğrafyaya göre tanzim edilen yol güzergâhları, her devirde aşağı yukarı aynıdır. Hele Selçuklu yol geçişleri hemen hemen bu gün de aynen kullanılmaktadır.

Tomise Kalesi daha ziyade Romalılar tarafından kullanılmıştır. Doğu Anadolu’daki karışıklılar ile Arap-İran tehdidini önlemek için sürekli hareket etmek zorunda kalan Bizans-Roma ordusu, daima burayı elinde tutmaya çalışmıştır. Bazen kendilerince, bazen güdümlerindeki taşeron beylerle yöreyi kontrol altında tutulmuşlardır.

Daha sonra Bizans; Ermeni Beyi Filaret’e, kendi adlarına yörenin yönetimini vermiştir. Bu önemli geçidi böylece, dolaylı da olsa ellerinde tutmaya çalışmışlardır. Zaman zaman İran ve Arap ordularının ilerlemesi karşısında elden çıkan (Harput bölgesi) Sophone, bu küçük uç kale yardımı ile geri alınmaya çalışılmıştır. Onun için Romalıların Tomise dedikleri bu kale, çok büyük anlaşmasızlıklara ve dolaysıyla savaşlara sebep olmuştur.

Suriye valisi Romalı General Corbula ve Neron, İranlıların eline geçen yöreyi geri alırken Tomise’ye de uğramışlardır. Konu ile ilgili iki kitabe, Kesirik’te bulunmuştur. Bunlardan biri kayıp olmakla beraber diğeri Elazığ müzesindedir. Latince olan kitabeler Romalıların yürüyüş istikametini gösterir.[3]

Büyük İskender’in ölümüyle batı Anadolu’da kurulan Pontus Kralı Mithradates, doğuya sefer yaparken Kapadokya kralını tahtından indirir. Kumandanlarından Tigranes’i Sopone’ye gönderir. Kapadokya krallığı elinde olan Tomise, bu kumandan tarafından alınır. Böylece Pontus Kralı; hem rakiplerine karşı, hem de dolaylı da olsa Romalılara karşı verdiği mücadelede önemli bir yol kat eder.

Suriye’de bulunan Roma ordusu, bunun üzerine Fırat’ı geçerek Tomise’yi ele geçirir ve kendi denetimlerinde olan Kapadokya kralına yeniden teslim eder. Böylece Mezopotamya’ya kadar uzanan bu yolun kontrolünü, dolaylı da olsa yeniden ele geçirmiş olur. 

Tarih içerisinde çok tantanalı geçen Kömürhan Kalesi, bulunduğu kaya kütlesinin şekline uyularak yapılmıştır. Dörtgene benzer bir plân arz eden kalenin girişi, batıdaki yerleşme yerinin üst kısmındadır. Üç aşamalı yapılan kapının ilk giriş kısmında bir küçük duvar kalıntısı bulunur. Tahminî olarak burası kapı muhafazasıdır. 1-2 m. çıkılınca sarp bir kaya kütlesinin yarım ay şeklindeki boşluğundan yukarıdaki burçlarla korunmuş ana kapıya ulaşılır.

Kapının batı tarafındaki küçük burç, yıkılmış olsa da 3-4 m. yükseklikte hâlen tabiat şartlarına kafa tutacak konumdadır.

Kalenin ilk kapısı ile ikinci kapısı arasında, ana kayanın dibine doğru inen bir mağara ağzı görülür. Zamanla dolmuş olan buranın su deposu veya zahire ambarı olabileceği sanılır.

Giriş kısmını oluşturan ana kapının açıldığı yer, dikdörtgen biçiminde ve büyük bir oda şeklindedir. Duvarları yıkık olan bu kısmın üzerinin açık mı, yoksa kapalı mı olduğunu gösterecek hiçbir emare yoktur.

Güney kısmında yükselen kaya ve onun üzerinde inşa edilen muhtemelen mazgallı duvarın korumasında olan kapıdan izinsiz girişin mümkün olmayacağı muhakkaktır. Zaten birinci kapı ile ikinci kapı arasındaki merdivenler, yarım daire şeklinde ve kayanın altındadır.

Harput Kalesinde olduğu gibi kapının 3-5 m. ilerisinde başka bir duvar kalıntısına rastlanır. Dolaysıyla zikzaklı olan batı taraftaki yapı, dış kale; tepede üçgen şeklinde olan da iç kaledir.

İç kale; aşağı yukarı 150 m. uzunluğunda ve eşkenar üçgen biçimindedir. Düz bir alana oturur. Temel kalıntılarına çokça rastlanan kısım, kale içi iskân yeridir. Düzlüğün alt tarafında Harput ve Pertek Kalelerinde olduğu gibi soku taşını andıran bir taş oyuğu vardır. Burada yiyeceklerle ilgili ezme işlerinin yapıldığı anlaşılır.

İç kalenin kuzeydoğu ucu, dar ve yüksek bir burçtur. Geriden bakıldığı zaman kale görüntüsü sağlayan bu kısım, sağlam ve görkemlidir. Ayrıca bu burcun 20-25 m. uzunluğunda 3-5 m. yüksekliğinde güneyden ve batıdan uzanan duvarlarla birleşmesi, bu askerî yapının mazideki fotoğrafını sergiler.

Burcun 7-8 m. iç tarafında bir hücrenin üst tonozundan az bir kısım görülür. Bu yapının kuzey kısmında ve duvarın kenarında kocaman bir oda bulunur.

Kalenin kuzey tarafındaki duvarları, azdır ve oldukça haraptır. Burada 5-6 m. genişliğinde, 10-15 m. uzunluğunda ve üstü beşik tonozla kapatılmış bir oda vardır. Duvarları moloz taştan, tavanı ise sal taşlardan yapılmıştır. (Palu Kalesinde de aynı evsafta bir yapı vardır.) Buranın su sarnıcı olması muhtemeldir. Çünkü yapının kapısı yıkılmış olsa bile duvarlarında pencere yoktur. Sadece kalenin içine doğru bir yumruğun girebileceği kalınlıkta tuğladan bir borunun eğik olarak konduğu görülür. Burası olsa olsa havalandırma deliği veya içeriye su aktarma yeri olabilir. Odanın yarısı sağlam, diğer yarısı yıkılmıştır. Tabanı da enkazla dolmuştur. Doğu duvarının üst kısmında define arayıcıları tarafından açılan 1 m. kadar derinlikteki delik, tarihî eserlere karşı saygımızı göstermesi açısından önemlidir!

Kuzeydoğuda kale ile dağ arasında bir geçit vardır. Surların bulunduğu kaya ile karşı taraftaki kayanın arası oldukça derinleştirilmiştir. Buranın, karşı kayalıktan kaleye geçişi engellemek için açılmış olması muhtemeldir.

Kuzeydoğu sur duvarının dibindeki ana kayada iki delik ağzı vardır. En alttaki yaklaşık 5x3 m. edatında, 2-3 m. yüksekliğinde ve oda biçiminde tabiî bir mağaradır. Alt tabanı düz olmakla beraber duvar ve tavanı girintili ve çıkıntılıdır.

Bu mağaranın 4-5 m. yukarısında bir dehliz ağzı daha görülür. Dar ve ilerisi karanlık olduğu için girilemeyen bu tünelin mahiyetini kestirmek mümkün olmamıştır. Çünkü tünelin üstünde hemen sur duvarları yükselir. Gizli bir geçit olması da muhtemeldir.

Kalenin güneybatısı gene uçurumdur. Duvarlar yıkıldığı için burada her hangi bir kale görüntüsü yoktur.  Onun için Kömürhan Kalesi dağların arasında ve Keban Baraj Gölünün kenarında bir yetim gibi yüzünü dağa çevirmiş ağlamaktadır. Define avcıları tarafından açılan yaralarını ziyaretçilerine gösteren bu yapı, aslını hatırlatamayacak kadar haraptır.     

 

 

YUKARI FIRATTA TARİHİ ESERLER   Lütfi PARLAK

 

 



[1] M. Beşir Aşan-Elazığ-Tunceli ve Bingöl İllerinde Türk İskânı

[2] 1993 Büyük Turizm Envanteri

[3] Nurettin Ardıçoğlu-Harput Tarihi


Yorum Yap


Yazili Resim



Bu Habere Hiç Yorum Yapılmamış

0


Duyurular


Tümünü Gör

Yönetim Kurulu


Tümünü Gör

Anket

MARED ÇALIŞMALARINI NASIL BULUYORSUNUZ


 


Tümünü Gör

Bugün : 2004   Son 1 Hafta : 16459   Son 1 Ay : 64618   Son 12 Ay: 909101